İSTANBUL`UN FETHİ

istanbulİstanbul’un Fethi ya da Avrupa kaynaklarına göre Konstantinopolis’in Düşüşü, Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı İmparatorluğu’nun Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’i kuşatmasının ardından gerçekleşmiş bir fetihtir. Bizans İmparatorluğu ordusunun başında bulunan isim ise XI. Konstantin Palaiologos idi. Kuşatma Osmanlı’nın kesin zaferiyle son bulmuş ve Jülyen takvimine göre 5 Nisan 1453 tarihinden 29 Mayıs 1453’e kadar sürmüştür. Bu Fetih önceden yaklaşık 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu’nun siyasal bağımsızlığının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Fatih Sultan Mehmed Osmanlı tahtına geçmesinin ardından İstanbul’a ve Çanakkale Boğazı çevresindeki Bizans kalelerine sürekli baskı yapmıştır. 5 Nisan’da İstanbul’un fetih harekatını başlatmak üzere sayısı 80,000 ila 200,000 arası değişen bir orduyla İstanbul’a hareket etmiştir. Şehir 2,000’i yabancı olmak üzere toplamda 7,000 kişilik bir orduyla savunulmuştur. Kuşatma bir kısım Osmanlı kuvvetlerinin çevrede kalan Bizans kalelerini ele geçirirken ağır Osmanlı toplarının da İstanbul surlarına ateş etmesiyle başlamıştır. Bizans’ın Haliç’e zincir germesiyle Osmanlılar başta şehre girememişler bu yüzden şehri tamamen abluka altına almaya çalışmışlardır ayrıca şehre Fatih Sultan Mehmet’in bizzat gözleri önünde Avrupa’dan yardım gemileri gelmiştir. Fatih bu olaya sinirlenerek atını denize sürmüştür. Fatih bunların üzerine gemileri Haliç’e karadan yağlı kazıkların üzerinde yürütmüştür ve Bizans Osmanlı gemilerini yanan gemileriyle yok etmeye çalışsa da başarılı olamamıştır.

Türklerin surlara ilk saldırıları Bizanslılara ağır kayıplar verdirmiştir ve Türklerin surların altına kazdığı lağımlar Bizanslılar tarafından yok edilmiş böylece Türkler bu plandan vazgeçmişlerdir. 22 Mayıs’ta, ay tutulması daha günler önceden İstanbul’un fethedileceğini müjdelemiştir. Birkaç gün sonra Bizans, Vededik’ten yardım gemilerinn gelmeyeceğini haber almıştır. 29 Mayıs Gecesi Osmanlı ordusu surlara taarruz etmiştir. İlk düzensiz saldırılar püskürtülmüştür. Anadolu’dan oluşturulan birliklerle yapılan ikinci Türk saldırısıyla surların Eyüp bölümüne yarıklar açmaya çalışılmıştır. Bizans’ın savunma askerleri Anadolu akıncılarını geri püskürtmüştür ve Fatih Sultan Mehmet’in seçkin Yeniçeriler’ine karşı direnmeye çalışmışlardır. Savaş sırasında, Ceneviz Komutanı Giovanni Giustiniani fena biçimde yaralanmış ve adamlarıyla birlikte gemilerine doğru geri çekilmişlerdir.

İstanbul’un önemi
İstanbul, bölgede önemli bir siyasi güç olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmasının yanısıra, iki kıtayı ve iki denizi birbiriyle bağlayan stratejik konumu itibariyle de önemli bir merkezdi. Bundan dolayı tarihte pek çok devletin topraklarına katmak istediği bir kara parçasıydı.

Bunun yanında İstanbul, İslam devletleri açısından farklı bir öneme haizdi. İslam peygamberi Muhammed, İstanbul’un Müslümanlar tarafından feth edileceğini 7. yüzyılda sahabelerine müjdelemiş ve İstanbul’u fethedecek komutan ve askerlerden övgüyle bahsetmiştir. Bu sebeple tarihe geçen İstanbul kuşatmalarının büyük çoğunluğu İslam devletleri tarafından yapılmıştır.

Önceki fetih denemeleri
Karadeniz ile Ege’yi birbirine bağlayan deniz yolu üzerinde kurulu olan İstanbul, günümüzde olduğu gibi o zamanlar da oldukça önemli bir şehirdi. 1453 yılına kadar farklı zamanlarda, birçok farklı millet ve medeniyet tarafından defalarca kuşatılmışsa da, gerek Bizans’ın sahip olduğu Rum ateşi (grejuva), gerekse şehrin o zamanlar için aşılamaz olarak görülen surları, bu fetih hareketlerini başarısız kılmıştı.

Sayıları 22 olan kuşatmalar sırayla şunlardır:
M.Ö. 340, Makedonya Kralı Phillippe
M.Ö. 194, Roma İmparatoru Septimius Severus (Başarılı olmuştur. Şehir, Romalıların hakimiyetine geçmiştir.)
616, İran Hükümdarı Keyhüsrev
626, İranlılar ve Avar Türkleri ortak
672, Emevi Halifesi Muaviye
712, Emevi Halifesi I. Yezid
722, Emevi Halifesi I. Yezid (Yalnızca Galata Limanı alınmış, Arap Camii inşa ettirilmiştir.)
782, Abbasiler (Kent haraca bağlanmıştır.)
854, Abbasi Halifesi Mütevekkil
864, Ruslar
869, Abbasiler
936, Ruslar
959, Macarlar
970, Abbasiler (Kent haraca bağlanmıştır.)
1203, Latinler (Latinler, İstanbul’u 1261’e kadar ellerinde tuttular.)
1302, Venedikliler
1348, Cenevizliler
1394-1396, Osmanlı Padişahı I. Bayezid
1412, Osmanlı Şehzadesi Musa Çelebi
1422, Osmanlı Padişahı II. Murat
1437, Cenevizliler
1453, Osmanlı Padişahı II. Mehmed (Başarılı olmuştur. Şehir, Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir.)
Bunların yanında Atilla’nın, Vikinglerin, Bulgarların Avarların ve Gotların da kuşatma yaptığı bazı kaynaklarda geçer ama tarihleri bilinmemektedir.

Saldırı hazırlıkları
Sultan II. Mehmet, Theodosius Surları’na ve şehrin su ile çevrili olmayan tek bölgesini batıdan gelebilecek saldırılardan koruyan hendeklere saldırmayı tasarladı. Ordu 6 Nisan 1453’te şehrin doğusuna yerleşti. Toplar haftalarca surları dövdü fakat yeterli gedik açamadı. Topların yeniden doldurulmaları zaman aldığı için, her atıştan sonra Bizanslılar hasarın çoğunu tamir edebiliyorlardı.

Daha sonra, yeraltı tünelleri yapıp surların altını kazarak yarma yolunu denediler. Kazıcıların çoğu, Sırp Despot’u tarafından Nvo Brdo’dan gönderilen Sırplardı ve Zağnos Paşa’nın emri altındaydılar. Lakin Bizanslılar, Johannes Grant adında, Alman olduğu söylense de muhtemelen İskoç olan bir mühendisi görevlendirdiler. Tünelleri kazdırmak için Fatih Sultan Mehmet’in bulgar asıllı bir tünel kazıcısını (lağımcı) kaçırttığı bilinmektedir. Johannes karşı tüneller kazdırdı ve Bizans birlikleri tünellere girip Osmanlı işçilerini öldürdüler. Diğer tüneller de suyla dolduruldu. Son olarak Bizanslılar önemli bir mühendisi esir alıp işkence yaparak, sonradan yıkılan tünellerin hepsinin yerini öğrendiler.

Sultan II. Mehmet, şehrin ödemeyeceğini bildiği çok büyük vergi karşılığında ablukayı kaldırmayı önerdi. Bu da geri çevrilince, Bizanslı askerlerin kendi birlikleri tükenmeden önce bitkin düşeceğini bilerek saf güçle duvarları alt etmeyi tasarladı.

29 Mayıs sabahı saldırı başladı. Hücumun ilk dalgasını, mümkün olabildiği kadar çok Bizans askerini öldürmeye niyetli acemi askerler olan azaplar oluşturuyordu. Ayrıca Haliç’ten de baskı uygulayabilmek için gece yağlı kütükler üzerinde karadan Haliç’e taşınan gemiler, o sabah Bizans askerlerine karşı bir sürpriz unsuru olmuştu. Anadolululardan oluşan ikinci dalga, şehrin kuzeydoğusundaki, topla kısmen hasar almış Blachernae Surları’nın (okunuşu: blakernai ) bir bölümüne odaklanmıştı. Uzun süren bu çarpışmalar sonucunda Ulubatlı Hasan adındaki bir yeniçeri, surlara Osmanlı sancağını dikmiş, bununla ateşlenen Osmanlı ordusu 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un surlarını aşmıştı.

Ancak savaş henüz bitmemişti. Hayatta kalan Bizans askerleri, Osmanlı askerleriyle sokak aralarında çarpışıyorlardı. Kısa süren bu çatışmalardan sonra Bizans ordusu yenilmiş ve Sultan II. Mehmet önderliğindeki Osmanlı ordusu İstanbul’a tamamen hâkim olmuştu.

Fethin sonuçları
O günün dünyasındaki en önemli şehirlerden olan İstanbul’un fethi, gerek dünyada gerekse Anadolu’da birçok etki yarattı.

İç sonuçlar
Anadolu ve Balkanlar arasındaki geçişlerde bir engel olan 1058 yıllık Bizans yıkılmış, arada engel kalmamıştı.
Birçok kere Osmanlı şehzadelerini ve Avrupa ülkelerini kışkırtan Bizans artık bunu yapamayacaktı.
Müslüman dünyasında Osmanlı Devleti daha saygın bir hale gelmişti.
II. Mehmet, Fatih ünvanını aldı.
Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan ticaret yolları ele geçirildi.
İstanbul başkent yapıldı.
Osmanlı’nın yükselme dönemi başladı.

Dış sonuçlar
Avrupa ve Balkan devletlerinin Osmanlı’yı Balkanlar’dan atma çabaları sonuçsuz kalmıştı.
İstanbul’dan İtalya’ya kaçan sanatkârlar ve bilim adamları, rönesans ve reform hareketlerini hızlandırmışlardı.
Dünyanın en büyük imparatorluklarından olan Doğu Roma İmparatorluğu tamamen yok olmuştu.
Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ başlamıştı.

Ticaret yollarının birer birer Türklerin eline geçmesi Avrupalıları yeni ticaret yolları bulmaya zorladı ve coğrafi keşifler ortaya çıktı.

Büyük ve kalın surların toplarla yıkılabileceğini gören Avrupa, bu yöntemi derebeylikler üzerinde denemiştir. Böylelikle küçük derebeylikler yıkılıp yerine büyük krallıklar kurulmuştur.
İstanbul’dan ayrılan Bizanslı bilginler, Avrupa’da Reform hareketlerini başlatmışlardır.

Osmanlıların ticaret yollarını ele geçirdikten sonra bu yollardan geçmek zorunda kalan Avrupalılalılar yüksek vergileri Osmanlıya ödememek için ticari yollar aradılar. Böylece Bartelmi Diaz Ümit burnunu keşfetti.
Bu fetih bir nevî Avrupa’nın (İngiltere’nin) Amerika kıtasını keşfinin yolunu açmıştır. Zirâ bu keşifle ticaret yolları kapanan Avrupalılar başka yollar bulmak zorundaydılar. Bu keşif buna bir vesile olmuştur.

PhD Ahmet Şahidov