AZERBAYCAN FOLKLORUNDA OYUN VE EĞLENCELER

UNUTULANLAR VE UNUTULMAYANLAR

Zengin ulusal geleneklere uyan Azerbaycan türklerinin folkloruna dikkat etsek tüm Türk dünyasının sahip olduğu ortak değerlerden başka, Azerbaycan türklerinin de kendine has folkloru mevcuttur. Halkımızın zengin, kendine has ve ilgi çekici folklor örneklerinden biri de halk oyunlarıdır. Tarihsel ve çok eskimiş olan, halkın çeşitli zamanlarda gelenek ve görenek etnoqrafisini kendinde yaşatan bu oyunlar soydan gelerek zamanımıza kadar ulaşmıştır.
Oyunlar halk yaşamının çeşitli yönlerini, çeşitli törenleri yansıtan eski folklor janrından biridir. Halk oyunları eski devirlerden halkın yaşamını, eğlence dünyasını kendinde yansıtma bakımından özellikle çok ilginçtir. Böğle halk oyunları, konu, konum, ortaya çıkma yolu ve şekiller bakımından çok zengin ve değişiktir. Halk oyunlarında yüksek, hümanist bireysel duygular : iftirayı cezalandırmak, iyileri korumak, onlara destek olmak, ve b. gibi olumlu kaliteler aşılanmaktaydı.
Halk oyunları, tam olarak halkın oyun-temsil kültürüne dair ilk bilgilere bir çok eski kaynakçalarda rastlamak mümkündür. Böğlece, IX-X asrlarda yaşamış olan Yakın Doğu bilginlerinden Kesrevi, Sealabi ve El-Biruninin, XII asrda ise ünlü Azerbaycan yazarı Nizami Gencevinin eserlerinde de halkımızın islamdan önce tören bayramları, oyunları, öğlece de onların konusu hakkında belirli bilgiler mevcuttur. Halk oyunları hakkında bilgilere ayrıca öykü ve destanlarımızda, öğlece de, Avrupa ve Asya gezginlerinin eserlerinde, yazı ve günlüklerinde, onların Azerbaycana gezi heyecanları hakkında anılarında da raslamak mümükündür. Orta asrlarda bir çok Azerbaycan, öğlece de Yakın Doğu ressamlarının minyatürlerinde de bazı halk oyunlarının tasvirlerine rastlamak olur.
İlk olarak XIX asrdan başlayarak Azerbaycanda eğitim ve kültürün gelişimi ile ilgili olarak bir çok aydınlar – M.Ş.Vazeh, M.Mahmudbeyov, S.E.Şirvani, A.Şaig, F.Köçerli ve diğerleri çocuk folkloru adı ile özel örnekler, bilcümle halk oyunları seçmiş, onların bazılarını ders kitaplarına dahil etmiş ve tebliğ etmişler. Bu ders kitaplarına en iyi örnek ise F.Köçerlinin 1912- yıl tarihinde yayımlattığı “Küçüklere armağan” kitabı olmuştur. Bu kitaba bir çok çocuk folkloru örnekleri, bilcümle halk oyunları dahil edilmiştir.
Bir çok halk oyunlarını – “Çövkan”, “Diredöğme”, “Çiling ağac”, “Top al kaç”, “Serrast vur”, “Motal-motal”, “Gelendar, ay Gelendar”, “El üste kimin eli”, “Benövşe benövşeni” ve b. oyunları günümüzde de çocuklar ve gençler memnuniyetle oynamaktadırlar.
Araştırmacılara göre, Azerbaycan halk oyunlarında erkeklerle beraber, bazan kadınlar da katılmışlar. Bu barede Nizaminin “Hamse”sinde belli bilgiler verilmektedir. Kadınların erkeklerle beraber “Çövken” ve diğer halk oyunlarında katılımı XVI asr minyatürlerinden de açık bellidir.
Azerbaycanda geniş yayılmakta olan bu oyunlar Getran Tebrizinin, Hagani Şirvaninin ve bu gibi diğer klasik yazarlarımızın eserlerinde de kendi yansımasını bulmuştur.
Azerbaycanda geniş yayılmakta olan ulusal halk oyunlarından biri de “Çövken”dir. XII asrda – Atabey Muhammedin hükmranlığı devrinde bu oyun meydanda, at üzerinde yapılmaktaydı. Oyunu yöneten hakimlerden biri elindeki mendili yükseklere kaldırdığı an şaypur çalınırdı. Sonra oyuncular her grubta 3 kişi atlı olmakla, 3 grub meydanda döngü yapmaktaydılar. İlk grub beyaz, ikinci gri, üçüncü grub ise siyah atlarda meydana çıkmaktaydılar. Bundan sonra atlılar meydanın ters tarafına gidiyordular. Meydanın ters tarafında insan boyutunda taştan kuleli kapılar koyulmaktaydı. İlk kule üzerine mavi, diğerine ise kırmızı rengli takılmaktaydı.
Oyunda temel amac çövken ile topu bireysel ve ya arkadaşlarının yardımı ile kapı yerine kulelerin arasından geçirmekti.
“Çövken” oyununda kullanılan topu hazırlamaq için taranmış yün alınırdı. Onu elle yumak şeklinde ve becerilen kadar güclendirmek için çaba göstermekteydiler. Topu gereken duruma getirdikten sonra onu sıcak suda buçuk saata kadar saklamaktaydılar. Burada yün önceki yumak şeklini kendinde saklayarak daha kuvvetle sıkılmaktaydı. Sonra onu sudan çıkarır ve bir daha kuvvetli şeklini alana kadar saklamaktaydılar. Sonra ona özel deriden yüz eklemekteydiler. Bu yöntemle hazırlanan toplar elastiği balon şeklindeydi. Çövkan ağacı ise özel hazırlanmış ve eğik biçimde ağac olurdu. Onun doğru, standart uzunluğu olmamıştı. Bu ağac oyun katılımcılarının ve atların yüksekliğine tabi olarak değişmekteydi. Çövkan ağacının eğik kısmının bir yüzeyi açıktı. Çünki bu tarafla topu yerden kaldırmak kolaydı.
“Çövkan” oyununda özel alıştırma yapmış maç atlarından kullanılmaktaydı. Oyunda– kesin hareketler zamanı  eğerin  kayarak atın sırtından inmemesi için atların eyerini ikikat ve üçkat kolanla kenetlemekteydiler.
Geniş yayılmış Azerbaycan halk oyunlarından birisi de “Top çalada oyunudur. (Bu oyun hakkında Güney Azerbaycanda meskunlaşmış olan yazar Abakur Mehburinin “İbn Şirac” eserinde konusu hakkında aydın bahs ediliyor).
Bazı halk oyunları ise şiirle okunmaktaydı. Bu ise, hiç kuşkusuz ki, oyunu daha meraklı yapmaktaydı. Böğle oyunlardan birisi “Motal-motal” oyunudur. Bu oyunda çocuklar döngü yaparak, ayaklarını yere sıkardılar. Onlardan birisi aşağıdaki şiiri söylerdi.
İğne-iğne,
Ucu düğme,
Bal ballıca,
Ballı keçi,
Şam ağacı,
Şatır keçi,
Goz-ağacı
Gotur keçi,
Vur nağara,
Çık kenara.
Ve ya
Motal-motal terse motal,
Yay atar, kaymak tutar.
Beyaz kuşum, beyazcığım
Mavi kuşum güvercinim.
Elin tikan emirgulu,
Vur nağara, çıx qırağa.
Bu şiirin her kelimesini söyleyen kişi elini sırayla arkadaşlarının ve kendisinin ayağının üzerine sıkar. Şiirin sonundakı “çık kenara” kelimeleri kesin ayağının üzerinde değilse, o, ayağını çeker. Sonra şiir yeniden söylenilir. Böğlece, çocuklar sırayla ayaklarını çeker. Her kesin ayağı sona kalırsa, onu yüz tarfta uzatarak, ellerini yumruk şeklinde onun sırtına koyarak sorarlar :
El üzerinde kimin eli?
Eğer çocuk elini kendisinin sırtına koyanı bulursa o kalkar, eğer bulamazsa, “Alın vurun yalandır” – söyleyerek onu bir kaç defa yavaş vurarak ve yine sorarlar :
El üzerinde kimin eli ?
Böğlece çocuk el sahibini bulana kadar ona yavaş yumruk atar.
Halk oyunları çocuklarda, erginlerde, ve gençlerde hızlılık, çeviklik, hareketlilik,  zihin çevikliği ve.b gibi olumlu kaliteler aşılamaktaydı.
Bu halk oyunları yazıklar olsun ki, zaman-zaman unutularak yalnız ders kitabı ve edebiyatlarda kalmıştır. Daha çağdaş bilgisayar oyunlarının çocuklar arasında daha ünlü olduğu bir zamanda bu tür halk oyunlarının unutulmasına tanık olmaq bir kadar üzücüdür. Ama teselli verici makam ondan ibarettir ki, ulusal törenler, devlet konser önerileri  zamanı çeşitli tiyatro kollektifleri tarafından bu tür oyunların meydanlarda sergilenmesi hala da devam etmektedir.
Halk oyunları
İnsanların eğlenmesine hizmette bulunan folklor örneklerinden birisi de halk oyunlarıdır.  Halk oyunları da sözlü halk edebiyatının eski janrlarından biridir. Halk dramları tarih boyu belli gelişim yolu geçmiş ve zamanla ilerlemiştir. Halk oyunları bir janr gibi şekillene kadar folklorun diğer türleri içinde, özellikle epik türün ayrı-ayrı janrlarında ortaya çıkmağa başlamışdır. Böğlece, profesyonel öykücüler, saz şairleri, bebeklerine öykü söğleyen anneler ve nineler öykü olaylarının gidişine tabi olarak mimikten, jestlerden, el-kol hareketlerinden de geniş kullanmışlar. Bu zaman ise sanki söylenen folklor örneği ilk biçimde sahneye uyarlanmış ve halk oyunlarının ilk embriyonları ortaya çıkmştır. Örnek, “Melikmemmet” öyküsünde Melikmemmetin kuyuda divle karşılaştığı sahneni konuşan kişi divin sözlerini kalın, yoğun sesle, kızın sözlerini nazik, Melikmemmetin sözlerini ise amirane bir sesle, karakterik ahenkle ifa ediyordu.
Gerek epik türde, hatta, Azerbaycan halk edebiyatının her bir örneğini dikkatle incelemiş olsak, orada ifade, mana, konu ve ifa tarzı itibarile dram, oyun yabancı elementleri bulmak olasıdır. Öyküler, destanlar, saz sanatı, ve törenler halk  oyunlarının ortaya çıkması ve  gelişmesi için ilk aşamadır.
Diğer taraftan, halkın günlük yaşamı ile bağlı çeşitli eğlenceler zamanla daha kitlesel karakter alarak gelişmiştir, bazan ilk, bazan da yetkin konulu oyunlar gibi halkın estetik yaratıcılığına dahildir.
Halkın yaşamı ile ilgili olan törenlerin yapılmasında tüm halk katılmıştır. Bu törenlerin çoğu ayrı-ayrı adamların gayreti sonucunda gelişmiş, sonradan asıl halk oyunları düzeyine kalkmıştır. Buna örnek olarak, “Kosa gelin”, “Kosa oyunu” ve ya “Kosa-Kosa”nı göstermek olur. Bu oyunlarda temel kahraman Kosa ve Keçi idi. Kosa – kışın, Keçi – ise yazın simgesi idi. Oyunun sonunda Kosa – kış yenilmiş, Keçi – bahar ise  yenmişti, bu da halkın alkışına neden olmuştu. Ama zamanla bu oyunlardaki tören yabancı elementler sönükleşmiş, onların gerçek manaları, insanların yaşamı ile bağlı olan tarafları ise gelişmiştir. Bu süreçlerden sonra aynı oyunlardan ortaya çıkan halkın yaşamını, ekim-biçimini, yaşam davranmalarını yansıtan daha çağdaş, kendi devri için daha aktüel olan halk oyunları ortaya çıkmaya başlamıştır. “Ekende yok, biçende yok, yeyende ortak kardeş”, “Tembel kardeş” ve b. bu kabilden olan halk oyunlarıdır.
Azerbaycan halk oyunlarında satir ve gülmece avantaj oluşturmaktaydı. Böğle oyunlarda komik durumlara daha çok yer verilmiştir. Bu ise onunla öne sürülmekteydi ki, halk toplumunda olan kusurları gülüş tarzıyla ıslah etme niyetinde idi. Aynı zamanda halk noksanlarını aradan kaldırmağa mani olan kuvveleri, böğle durumu ortaya çıkaran kişileri de gülerek eleştirmekteydi. Tüm bunlar ise halk oyunlarını izleyenlere sevdiren ve onun uzun ömürlü olmasını sağlayan temel koşullardandı.
Halk oyunlarından farklı şekilde, halk oyunları şimdiye kadar korunup saklanmıştır. Böğlece okullarda, öğretim dairelerinde folklor örnekleri sırasında önemli yere sahip olan halk oyunları barede özel dersler geçiriliyor. Kültür dairelerinde tiyatro sahnelerinde zaman-zaman halk oyunlarının en eski parçaları sergilenmiş, halkın sahib olduğu eski tarihsel – kültür yönünden korunmuştu

Zengin ulusal geleneklere uyan Azerbaycan türklerinin folkloruna dikkat etsek tüm Türk dünyasının sahip olduğu ortak değerlerden başka, Azerbaycan türklerinin de kendine has folkloru mevcuttur. Halkımızın zengin, kendine has ve ilgi çekici folklor örneklerinden biri de halk oyunlarıdır. Tarihsel ve çok eskimiş olan, halkın çeşitli zamanlarda gelenek ve görenek etnoqrafisini kendinde yaşatan bu oyunlar soydan gelerek zamanımıza kadar ulaşmıştır.

Oyunlar halk yaşamının çeşitli yönlerini, çeşitli törenleri yansıtan eski folklor janrından biridir. Halk oyunları eski devirlerden halkın yaşamını, eğlence dünyasını kendinde yansıtma bakımından özellikle çok ilginçtir. Böğle halk oyunları, konu, konum, ortaya çıkma yolu ve şekiller bakımından çok zengin ve değişiktir. Halk oyunlarında yüksek, hümanist bireysel duygular : iftirayı cezalandırmak, iyileri korumak, onlara destek olmak, ve b. gibi olumlu kaliteler aşılanmaktaydı.

Halk oyunları, tam olarak halkın oyun-temsil kültürüne dair ilk bilgilere bir çok eski kaynakçalarda rastlamak mümkündür. Böğlece, IX-X asrlarda yaşamış olan Yakın Doğu bilginlerinden Kesrevi, Sealabi ve El-Biruninin, XII asrda ise ünlü Azerbaycan yazarı Nizami Gencevinin eserlerinde de halkımızın islamdan önce tören bayramları, oyunları, öğlece de onların konusu hakkında belirli bilgiler mevcuttur. Halk oyunları hakkında bilgilere ayrıca öykü ve destanlarımızda, öğlece de, Avrupa ve Asya gezginlerinin eserlerinde, yazı ve günlüklerinde, onların Azerbaycana gezi heyecanları hakkında anılarında da raslamak mümükündür. Orta asrlarda bir çok Azerbaycan, öğlece de Yakın Doğu ressamlarının minyatürlerinde de bazı halk oyunlarının tasvirlerine rastlamak olur.

İlk olarak XIX asrdan başlayarak Azerbaycanda eğitim ve kültürün gelişimi ile ilgili olarak bir çok aydınlar – M.Ş.Vazeh, M.Mahmudbeyov, S.E.Şirvani, A.Şaig, F.Köçerli ve diğerleri çocuk folkloru adı ile özel örnekler, bilcümle halk oyunları seçmiş, onların bazılarını ders kitaplarına dahil etmiş ve tebliğ etmişler. Bu ders kitaplarına en iyi örnek ise F.Köçerlinin 1912- yıl tarihinde yayımlattığı “Küçüklere armağan” kitabı olmuştur. Bu kitaba bir çok çocuk folkloru örnekleri, bilcümle halk oyunları dahil edilmiştir.

Bir çok halk oyunlarını – “Çövkan”, “Diredöğme”, “Çiling ağac”, “Top al kaç”, “Serrast vur”, “Motal-motal”, “Gelendar, ay Gelendar”, “El üste kimin eli”, “Benövşe benövşeni” ve b. oyunları günümüzde de çocuklar ve gençler memnuniyetle oynamaktadırlar.

Araştırmacılara göre, Azerbaycan halk oyunlarında erkeklerle beraber, bazan kadınlar da katılmışlar. Bu barede Nizaminin “Hamse”sinde belli bilgiler verilmektedir. Kadınların erkeklerle beraber “Çövken” ve diğer halk oyunlarında katılımı XVI asr minyatürlerinden de açık bellidir.

Azerbaycanda geniş yayılmakta olan bu oyunlar Getran Tebrizinin, Hagani Şirvaninin ve bu gibi diğer klasik yazarlarımızın eserlerinde de kendi yansımasını bulmuştur.

Azerbaycanda geniş yayılmakta olan ulusal halk oyunlarından biri de “Çövken”dir. XII asrda – Atabey Muhammedin hükmranlığı devrinde bu oyun meydanda, at üzerinde yapılmaktaydı. Oyunu yöneten hakimlerden biri elindeki mendili yükseklere kaldırdığı an şaypur çalınırdı. Sonra oyuncular her grubta 3 kişi atlı olmakla, 3 grub meydanda döngü yapmaktaydılar. İlk grub beyaz, ikinci gri, üçüncü grub ise siyah atlarda meydana çıkmaktaydılar. Bundan sonra atlılar meydanın ters tarafına gidiyordular. Meydanın ters tarafında insan boyutunda taştan kuleli kapılar koyulmaktaydı. İlk kule üzerine mavi, diğerine ise kırmızı rengli takılmaktaydı.

Oyunda temel amac çövken ile topu bireysel ve ya arkadaşlarının yardımı ile kapı yerine kulelerin arasından geçirmekti.

“Çövken” oyununda kullanılan topu hazırlamaq için taranmış yün alınırdı. Onu elle yumak şeklinde ve becerilen kadar güclendirmek için çaba göstermekteydiler. Topu gereken duruma getirdikten sonra onu sıcak suda buçuk saata kadar saklamaktaydılar. Burada yün önceki yumak şeklini kendinde saklayarak daha kuvvetle sıkılmaktaydı. Sonra onu sudan çıkarır ve bir daha kuvvetli şeklini alana kadar saklamaktaydılar. Sonra ona özel deriden yüz eklemekteydiler. Bu yöntemle hazırlanan toplar elastiği balon şeklindeydi. Çövkan ağacı ise özel hazırlanmış ve eğik biçimde ağac olurdu. Onun doğru, standart uzunluğu olmamıştı. Bu ağac oyun katılımcılarının ve atların yüksekliğine tabi olarak değişmekteydi. Çövkan ağacının eğik kısmının bir yüzeyi açıktı. Çünki bu tarafla topu yerden kaldırmak kolaydı.

“Çövkan” oyununda özel alıştırma yapmış maç atlarından kullanılmaktaydı. Oyunda– kesin hareketler zamanı  eğerin  kayarak atın sırtından inmemesi için atların eyerini ikikat ve üçkat kolanla kenetlemekteydiler.

Geniş yayılmış Azerbaycan halk oyunlarından birisi de “Top çalada oyunudur. (Bu oyun hakkında Güney Azerbaycanda meskunlaşmış olan yazar Abakur Mehburinin “İbn Şirac” eserinde konusu hakkında aydın bahs ediliyor).

Bazı halk oyunları ise şiirle okunmaktaydı. Bu ise, hiç kuşkusuz ki, oyunu daha meraklı yapmaktaydı. Böğle oyunlardan birisi “Motal-motal” oyunudur. Bu oyunda çocuklar döngü yaparak, ayaklarını yere sıkardılar. Onlardan birisi aşağıdaki şiiri söylerdi.

İğne-iğne,

Ucu düğme,

Bal ballıca,

Ballı keçi,

Şam ağacı,

Şatır keçi,

Goz-ağacı

Gotur keçi,

Vur nağara,

Çık kenara.

Ve ya

Motal-motal terse motal,

Yay atar, kaymak tutar.

Beyaz kuşum, beyazcığım

Mavi kuşum güvercinim.

Elin tikan emirgulu,

Vur nağara, çıx qırağa.

Bu şiirin her kelimesini söyleyen kişi elini sırayla arkadaşlarının ve kendisinin ayağının üzerine sıkar. Şiirin sonundakı “çık kenara” kelimeleri kesin ayağının üzerinde değilse, o, ayağını çeker. Sonra şiir yeniden söylenilir. Böğlece, çocuklar sırayla ayaklarını çeker. Her kesin ayağı sona kalırsa, onu yüz tarfta uzatarak, ellerini yumruk şeklinde onun sırtına koyarak sorarlar :

El üzerinde kimin eli?

Eğer çocuk elini kendisinin sırtına koyanı bulursa o kalkar, eğer bulamazsa, “Alın vurun yalandır” – söyleyerek onu bir kaç defa yavaş vurarak ve yine sorarlar :

El üzerinde kimin eli ?

Böğlece çocuk el sahibini bulana kadar ona yavaş yumruk atar.

Halk oyunları çocuklarda, erginlerde, ve gençlerde hızlılık, çeviklik, hareketlilik,  zihin çevikliği ve.b gibi olumlu kaliteler aşılamaktaydı.

Bu halk oyunları yazıklar olsun ki, zaman-zaman unutularak yalnız ders kitabı ve edebiyatlarda kalmıştır. Daha çağdaş bilgisayar oyunlarının çocuklar arasında daha ünlü olduğu bir zamanda bu tür halk oyunlarının unutulmasına tanık olmaq bir kadar üzücüdür. Ama teselli verici makam ondan ibarettir ki, ulusal törenler, devlet konser önerileri  zamanı çeşitli tiyatro kollektifleri tarafından bu tür oyunların meydanlarda sergilenmesi hala da devam etmektedir.

Halk oyunları

İnsanların eğlenmesine hizmette bulunan folklor örneklerinden birisi de halk oyunlarıdır.  Halk oyunları da sözlü halk edebiyatının eski janrlarından biridir. Halk dramları tarih boyu belli gelişim yolu geçmiş ve zamanla ilerlemiştir. Halk oyunları bir janr gibi şekillene kadar folklorun diğer türleri içinde, özellikle epik türün ayrı-ayrı janrlarında ortaya çıkmağa başlamışdır. Böğlece, profesyonel öykücüler, saz şairleri, bebeklerine öykü söğleyen anneler ve nineler öykü olaylarının gidişine tabi olarak mimikten, jestlerden, el-kol hareketlerinden de geniş kullanmışlar. Bu zaman ise sanki söylenen folklor örneği ilk biçimde sahneye uyarlanmış ve halk oyunlarının ilk embriyonları ortaya çıkmştır. Örnek, “Melikmemmet” öyküsünde Melikmemmetin kuyuda divle karşılaştığı sahneni konuşan kişi divin sözlerini kalın, yoğun sesle, kızın sözlerini nazik, Melikmemmetin sözlerini ise amirane bir sesle, karakterik ahenkle ifa ediyordu.

Gerek epik türde, hatta, Azerbaycan halk edebiyatının her bir örneğini dikkatle incelemiş olsak, orada ifade, mana, konu ve ifa tarzı itibarile dram, oyun yabancı elementleri bulmak olasıdır. Öyküler, destanlar, saz sanatı, ve törenler halk  oyunlarının ortaya çıkması ve  gelişmesi için ilk aşamadır.

Diğer taraftan, halkın günlük yaşamı ile bağlı çeşitli eğlenceler zamanla daha kitlesel karakter alarak gelişmiştir, bazan ilk, bazan da yetkin konulu oyunlar gibi halkın estetik yaratıcılığına dahildir.

Halkın yaşamı ile ilgili olan törenlerin yapılmasında tüm halk katılmıştır. Bu törenlerin çoğu ayrı-ayrı adamların gayreti sonucunda gelişmiş, sonradan asıl halk oyunları düzeyine kalkmıştır. Buna örnek olarak, “Kosa gelin”, “Kosa oyunu” ve ya “Kosa-Kosa”nı göstermek olur. Bu oyunlarda temel kahraman Kosa ve Keçi idi. Kosa – kışın, Keçi – ise yazın simgesi idi. Oyunun sonunda Kosa – kış yenilmiş, Keçi – bahar ise  yenmişti, bu da halkın alkışına neden olmuştu. Ama zamanla bu oyunlardaki tören yabancı elementler sönükleşmiş, onların gerçek manaları, insanların yaşamı ile bağlı olan tarafları ise gelişmiştir. Bu süreçlerden sonra aynı oyunlardan ortaya çıkan halkın yaşamını, ekim-biçimini, yaşam davranmalarını yansıtan daha çağdaş, kendi devri için daha aktüel olan halk oyunları ortaya çıkmaya başlamıştır. “Ekende yok, biçende yok, yeyende ortak kardeş”, “Tembel kardeş” ve b. bu kabilden olan halk oyunlarıdır.

Azerbaycan halk oyunlarında satir ve gülmece avantaj oluşturmaktaydı. Böğle oyunlarda komik durumlara daha çok yer verilmiştir. Bu ise onunla öne sürülmekteydi ki, halk toplumunda olan kusurları gülüş tarzıyla ıslah etme niyetinde idi. Aynı zamanda halk noksanlarını aradan kaldırmağa mani olan kuvveleri, böğle durumu ortaya çıkaran kişileri de gülerek eleştirmekteydi. Tüm bunlar ise halk oyunlarını izleyenlere sevdiren ve onun uzun ömürlü olmasını sağlayan temel koşullardandı.

Halk oyunlarından farklı şekilde, halk oyunları şimdiye kadar korunup saklanmıştır. Böğlece okullarda, öğretim dairelerinde folklor örnekleri sırasında önemli yere sahip olan halk oyunları barede özel dersler geçiriliyor. Kültür dairelerinde tiyatro sahnelerinde zaman-zaman halk oyunlarının en eski parçaları sergilenmiş, halkın sahib olduğu eski tarihsel – kültür yönünden korunmuştur.

PhD Ahmet Şahidov

Bu yazını Facebookda şərh et